Turkish Archives of Pediatrics
Original Article

Attention deficit hyperactivity disorder and associated perinatal risk factors in preterm children

1.

Hacettepe University, Child and Adolescent Psychiatry, Ankara, Turkey

2.

Ardıç Psychiatry Center, Child and Adolescent Psychiatry, Ankara, Turkey

Turk Arch Pediatr 2013; 48: 315-322
DOI: 10.4274/tpa.682
Read: 856 Downloads: 758 Published: 09 December 2020

Aim: The aim of this study is to examine Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD) and its association with perinatal risk factors in preterm children at the age of 5.

Material and Method: The cohort was derived from children born between 30-36 weeks of gestation and hospitalized in the Neonatal Intensive Care Unit. Children who have survived beyond age 5, without a history of congenital anomaly, neurological or chronic disease and mental motor retardation. 106 children who met the inclusion criteria were evaluated when they were five years old. The Perinatal Risk Factors Form was completed for each child. All children and their parents were interviewed using the schedule for affective disorders and schizophrenia for school aged children- present and lifetime version for psychiatric diagnosis. Approval from the ethics committee (HEK 08/3-4) and written assent from all parents were obtained.

Results: 20.8% of the children were diagnosed as ADHD. Diagnosis of ADHD was more common in children who had smaller gestational age and lower birth weight, who developed respiratory distress syndrome, received surfactant therapy and mechanical ventilation treatment and had longer hospitalization period. ADHD was less prevalent among children from high socioeconomic status families. Among the perinatal factors assessed, gestational age was found to be the main predictor for ADHD.

Conclusions: In the long term follow up of premature children, with regard to perinatal risk factors, psychopathologies and especially ADHD should be taken into account for early recognition and intervention. (Turk Arch Ped 2013; 48: 315-22)


Erken doğan çocuklarda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve ilişkili doğum öncesi risk etkenleri

 

Amaç: Bu çalışmada erken doğum öyküsü olan beş yaşındaki çocuklarda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile ilişkili doğum öncesi risk etkenlerinin ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Bir yıl içinde, 30-36 hafta arasında doğarak Yenidoğan Yoğun Bakım Birimi’nde yatarak izlenmiş olan çocuklar çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Doğuştan anomali öyküsü, kronik hastalık, zeka geriliği tanısı olan çocuklar çalışmaya alınmamıştır. Çalışmaya alınma ölçütlerini sağlayan toplam 106 çocuk beş yaşında değerlendirilmiştir. Her bir çocuk için doğum öncesi risk etkenleri formu doldurulmuştur. Psikiyatrik hastalık tanısını belirlemek için çocuk ve gençler için duygulanım bozukluğu ve şizofreni ölçeği şimdi ve yaşam boyu biçimi kullanılmıştır. Çalışma için Hacettepe Üniversitesi Etik Kurulu'nda 08/3-4 no’lu etik kurul onayı ve ailelerden yapılacak tüm değerlendirmeler için yazılı onam alınmıştır.

Bulgular: Değerlendirilen çocukların %20,8’ine dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı konduğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı konan çocukların daha küçük doğum haftaları ve doğum ağırlıklarına sahip oldukları, bu çocuklarda daha sık sıkıntılı solunum sendromu, sürfaktan ve mekanik ventilasyon tedavisi öyküsü bulunduğu, yenidoğan döneminde daha uzun süre hastanede yattıkları ve yüksek sosyoekonomik düzeye sahip aileden gelmenin daha az dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı konmasıyla ilişkili olduğu belirlenmiştir. İlişkili tüm etkenler içinde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısını en iyi yordayan değişkenin gebelik haftası olduğu belirlenmiştir.                                                                                                                                           

Çıkarımlar: Erken doğan çocukların boylamsal izlemlerinde, doğum öncesi riskler bağlamında erken tanı ve girişim açısından dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu başta olmak üzere olası psikopatolojilerin de göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır. (Türk Ped Arş 2013; 48: 315-22)

Files
EISSN 2757-6256