Aim: This study aimed to determine the epidemiological and clinical characteristics of pediatric forensic cases to contribute to the literature and to preventive health care services.
Material and Methods: Pediatric forensic cases hospitalized in our pediatric intensive care unit below the age of 17 years were reviewed retrospectively (January 2009-June 2014) . The patients were evaluated in two groups as physical traumas (Group A) and poisonings (Group B). The patients’ age, gender, complaints at presentation, time of presentation and referral (season, time) and, mortality rates were determined. Cases of physical trauma (Group A) were classified as traffic accidents, falling down from height, falling of device, drowning, electric shock, burns and child abuse. Poisonings (Group B) were classified as pharmaceuticals, pesticides, other chemicals and unknown drug poisonings.
Results: Two hundred twenthy cases were included. The mean age was 5.1+3.1 years. One hundred fifteen (%52.5) of the cases were male and 105 (%47.5) were female. Group A consisted of 62 patients and Group B consisted of 158 patients. The patients presented most frequently in summer months. The most common reason for presentation was falling down from height (12.7%) in Group A and accidental drug poisoning (most frequently antidepressants) in Group B. The mortality rate was 5%.
Conclusion: Forensic cases in the pediatric population (physical trauma and poisoning) are preventable health problems. Especially, preventive approach to improve the environment for falling down from height must be a priority. Increasing the awareness of families and the community on this issue, in summer months during which forensic cases are observed most frequently can contribute to a reduction in the number of cases. (Turk Pediatri Ars 2015; 50: 145-50)
Çocuk yoğun bakım birimimizde yatan adli olguların değerlendirilmesi
Amaç: Çalışmamızda çocuk yoğun bakım birimimizde yatan adli olguların geriye dönük epidemiyolojik ve klinik özelliklerini saptamak, bu konuda literatüre katkıda bulunmak ve koruyucu sağlık hizmetleri adına neler yapılabileceğini belirleyip, ileriye dönük önlemler almak amaçlandı.
Gereç ve Yöntemler: Birimimizde yatarak izlenen 17 yaş altı adli olgular geriye dönük olarak değerlendirildi (Ocak 2009-Haziran 2014). Hastalar fiziksel travmalar (grup A) ve zehirlenmeler (grup B) olarak iki gruba ayrıldı. Hastaların yaş, cinsiyet, başvuru nedenleri, başvuru zamanları (mevsim, saat) ve ölüm oranları belirlendi. Fiziksel travma olguları (grup A) trafik kazaları, yüksekten düşme, üstüne aygıt düşmesi, suda boğulma, elektrik çarpması, yanık ve çocuk istismarı olarak gruplandırıldı. Zehirlenmeler (grup B) ise tıbbi ilaçlar, tarım ilaçları, diğer kimyasallar ve bilinmeyen ilaç zehirlenmeleri olarak gruplandırıldı.
Bulgular: Çalışmaya 220 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 5,1+3,7 yıl olarak saptandı. Hastaların 115’i (%52,5) erkek, 105’i (%47,5’ü) kızdı. Grup A 62 (%28,18), grup B ise 158 (%71,82) hastadan oluşmaktaydı. Başvuruların en sık olduğu dönem yaz aylarıydı. Grup A’da en sık başvuru nedeni yüksekten düşmeydi (%62,9). Grup B’de ise en sık başvuru nedeni kazara ilaç alımı (en sık antidepresanlar) olarak belirlendi (%92,5). Ölüm oranı %5’ti.
Çıkarımlar: Çocukluk çağında adli olgu olarak kabul edilen fiziksel travmalar ya da zehirlenme olgularının çoğunluğu önlenebilir olgulardır. Yüksekten düşme olgularının önlenebilmesi için öncelik yaşama alanlarında önlemlerin alınması olmalıdır. Adli olguların daha sık görüldüğü yaz aylarında aile ve toplumun bu konudaki farkındalığının arttırılması olgu sayısının azalmasına katkıda bulunabilir. (Turk Pediatri Ars 2015; 50: 145-50)