The ingestion of caustic substances by children is still a serious medical dilemma. The literature evaluating familial and social factors and psychological outcome of caustic ingestions is scarce. The aim of this study was to determine the risk factors in the risk of accidental caustic ingestions and the psychosocial results of the accident in a group of victims. The study group consisted of a subgroup (n=102) of all patients with the history of caustic material ingestion who had been admitted to the emergency department in the last 5 years. This subgroup included was children who had suspected esophagial burns and evaluated endoscopically under general anesthesia in the pediatric surgery department. The parents of these children were asked to fill a questionaire prepared by the research group. When the parents were illiterate (n=6) it was filled by the doctors according to the answers provided by the parents. Sixty-seven of the patients were boys and 35 girls. Their ages at the time of the study varied between 1 and 8 and the mean age was 5.5 years. The highest amount of accidents occurred in summer (41%) followed by spring (25%), autumn (21%) and winter (13%). The ingested materials were frequently grease cleaners (66%), limescale removers (8%) and bleaches (6%). The rest of the patients had ingested miscellaneous chemicals (20%) (Battery acid, dishwashing liquid, potassium permanganate, acid added to tobacco). The caustic material had been given by other people (mother, grandmother) in five cases. The rest of the children had taken the material by themselves. Risk ratio of accident is higher in boys living in families with low socioeconomic and sociocultural levels. Inappropriate storage of cleaning materials by the family is another confounding factor. The accidents ocur mostly in summer when children feel more thirsty. Educating thise families and informing the media and the doctors are very important in the prevention of these accidents. The patients with corrosive burns require psychiatric treatment frequently.
Endoskopik izlem gerektiren korozif yanıkları olan çocuk ve ergenlerde kazanın meydana geliş şekli ve aile özelliklerinin değerlendirilmesi
Ülkemizde korozif madde içen çocukların sayısı gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksektir. Bu hastaların yaşadıkları kazanın sonucu olarak psikososyal gelişimleri bozulmakta ve tedavileri yıllarca devam etmektedir. Bu çalışmanın amacı korozif madde içen hastaların ailelerinin sosyokültürel ve sosyoekonomik yapılarının belirlenmesi ve önlenebilir olan bu tip kazalara karşı gerekli toplumsal duyarlılığı sağlamaktır.Çalışmamıza korozif madde içimi nedeniyle CTF Acil Servise başvuran ve ilk mudaheleleri yapıldıktan sonra, Çocuk Cerrahisi AD’da tanı ve/veya tedavilerinde endoskopi uygulanmış olan 102 hasta alınmıştır. Hastaların ailelerine hazırlanan anket formu verilmiştir. Bu anket formu, çocuk psikiyatrisi, anestezi hekimleri ve tıp fakültesi öğrencileri tarafından, ailelere ayrıntılı bilgi verilerek uygulanmıştır. Çalışmaya alınan 102 hastanın 67’si erkek, 35’i kızdır. Hastaların yaşları 1 ile 18 arasında değişmekte ve yaş ortalaması ise 5,5’ dir. Kazanın oluş mevsimi incelendiğinde yaz mevsiminin % 41 ile ilk sırada olduğu bunu sırasıyla ilkbahar (% 25), sonbahar (%21) ve kış (%13) mevsimlerinin izlediği görülmüştür. İçilen maddeler arasında yağçöz (%66), kireç çözücü (%8), çamaşır suyu (%6) ve %20 oranında kirçöz, lavabo açıcı, akü asidi, sirke ruhu, kezzap, mantar ilacı, tuzruhu, bulaşık deterjanı, potasyum permanganat, tütüne katılan asit gibi çok çeşitli maddeler bulunmaktadır. Hastalardan 97’si ( %95 ) maddeyi kendisi içerken 5 (%5) hastaya ise madde yanlışlıkla anne veya büyükanne tarafından verilmiştir. Sosyoekonomik ve sosyokültürel düzeyi düşük olan ailelerde, küçük yaş erkek çocukları risk altındadırlar. Ailelerin temizlik ürünlerini doğru biçimde saklayamamaları (bu maddeler su veya içecek kaplarında, mutfakta saklanıyorlar) kaza riskini artırmaktadır. Kazalar en sık çocukların daha çok susadığı yaz aylarında meydana gelmektedir. Korozif yanıkları olan çocuklar ve aileleri sıklıkla psikiyatrik
yardıma ihtiyaç duymaktadırlar. Ailelerin, medyanın ve 1. basamak hizmet veren hekimlerin bu konuda bilgilendirilmesi kazanın oluş riskini azaltacağı gibi klinik seyiri de iyileştirecektir.